Çocuk velayeti, boşanma veya ayrılık durumlarında ebeveynler arasında en önemli konulardan biri olup çocuğun üstün yararını korumaya yönelik yasal düzenlemeler çerçevesinde ele alınır. Türk Medeni Kanunu, çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve sosyal gelişim gibi tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek en uygun ebeveyne velayet verilmesini amaçlar. Velayet davalarında, çocuğun psikolojik ve fiziksel iyiliğini koruma esas alınır.
Velayet davası, boşanma veya ayrılık sürecinde çocuğun kimin yanında kalacağına ve bakımının kim tarafından üstlenileceğine karar vermek amacıyla açılan bir davadır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik süresince çocukların velayeti her iki ebeveyne birlikte verilir. Ancak, boşanma ya da ayrılık durumunda mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti taraflardan birine devreder.
Mahkeme, velayet davalarında çocuğun yaşı, gelişim durumu, sosyal çevresi ve ebeveynlerin çocuğa sağladıkları bakım koşullarını dikkate alır. İşte velayet davasında değerlendirilen önemli kriterler:
Çocuğun Yaşı ve İhtiyaçları: Küçük yaştaki çocuklar için anne bakımının önemi gözetilirken, daha büyük yaşlardaki çocuklar için psikolojik ve fiziksel ihtiyaçlar dikkate alınır.
Ebeveynlerin Maddi ve Manevi Durumu: Mahkeme, çocuğun yaşam standardını koruyabilecek, sağlıklı ve güvenli bir ortam sağlayabilecek ebeveyni tercih edebilir.
Çocuğun İsteği: Eğer çocuk belli bir yaşa geldiyse, mahkeme çocuğun görüşünü de dinleyebilir. Ancak bu, diğer unsurların üzerinde belirleyici bir faktör değildir.
Ebeveynlerin Çocukla İlişkisi ve Sorumluluk Duygusu: Ebeveynlerin çocuğa olan ilgi, alaka ve sorumluluk duygusu, velayet kararını etkileyen önemli etmenlerdendir.
Velayet davası, boşanma sürecinde açılabileceği gibi boşanmanın ardından ayrı bir dava olarak da açılabilir. Davacı, çocuğun velayetini almak isteyen taraftır ve dilekçesinde velayetin kendisine verilmesini destekleyen kanıtları sunar. Mahkeme, gerekli görmesi halinde sosyal hizmet uzmanları, pedagoglar veya bilirkişiler aracılığıyla çocuğun bulunduğu ortamı ve ebeveynlerin çocuğa sağladıkları şartları inceleyebilir.
Velayeti almayan ebeveynin, çocuğuyla düzenli bir kişisel ilişki kurma hakkı bulunur. Mahkeme, bu ilişkiyi çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığını gözeterek belirler. Çocuğun kişisel ilişki kurma hakkı, çocuğun gelişimini olumsuz etkilemeyecek şekilde düzenlenir. Eğer velayeti alan ebeveyn, diğer ebeveynin kişisel ilişki hakkını engellerse, bu durum çocuğun üstün yararına aykırı olduğundan yaptırımlarla karşılaşabilir.
Velayet, mahkeme kararıyla belirlenmiş olsa da koşulların değişmesi durumunda yeniden ele alınabilir. Örneğin, çocuğun yaşadığı ortamın sağlıksız hale gelmesi, ebeveynin bakım yükümlülüklerini yerine getirmemesi gibi durumlarda velayet kararı değiştirilebilir.
Velayet davası, çocuğun geleceğini etkileyen hassas bir süreç olduğundan, alanında uzman bir aile avukatının desteği oldukça önemlidir. Avukat, velayet davalarının hukuki süreçlerini yönetir, müvekkilinin haklarını korurken çocuğun üstün yararını gözetir.